Mutluluk Alışkanlıkları

Pandemi olarak ilan edilen, küresel boyutta tüm toplumu etkileyen COVID-19 salgını sonrası yaşamımızda değişimler başladı. Korunmak için yapılan önlemler rutinimizde yer alan alışkanlıklarımızı yapmamıza engel olurken, bizleri de bir miktar mutsuzluğa sürüklüyor. Bu süreci motivasyonumuzu kaybetmeden, hatta enerjimizi yükselterek geçirdiğimizde kaldığımız yerden daha fazla verimle işimize devam etmemiz mümkün olabilir.

Yaşamda güçlü bir duruş sergilemek mutluluktur. Bir diğer yandan mutluluk yaşamda güçlü olmanıza da katkı sağlar. Araştırmalar kötü olaylar karşısında bazı insanların karamsarlığa kapıldığını, bazılarının da güçlenerek yola devam ettiğini göstermektedir. Güçlenen insanların belli hedeflerinin olması ve anlamlı aktivitelerde bulunması, bulunduğu durumda keyif alacak anlar yaratması, gerçekçi iyimserliğe ve pozitif psikolojiye sahip olması ortak nokta olarak tespit edilmiştir. Bu anlamda pozitif duyguların yaşamsal bir gereklilik olduğu bellidir.

Bilimsel anlamda mutluluk, vücudumuzdan salınan bazı kimyasallara bağlı değişkenlik gösteriyor; bunlardan dopamin ve seratonin pozitif duygularla en fazla ilişkili olan maddelerdir. Bu kimyasalların salınımı ile nöron dediğimiz sinir hücreleri arasındaki bağlantı hızı, verimlilik, yaratıcılık ve öğrenme artar, doğru cevabı daha kolay bulur, başarıya daha çabuk ulaşırız. Bağışıklık sistemi üzerine de önemli etkileri olan bu kimyasalları bazı mutluluk alışkanlıkları ile artırabiliriz.

1) Duruşumuzun gücünü kullanalım. Zihin ve vücut birbirine bağlıdır. Vücudunuz gerginse sıkıntılı şeyler düşünürsünüz, düşünceleriniz rahatlayınca vücut da rahatlar. Yoga, pilates gibi teknikler sakinlik, denge ve sağlık için hem bedene hem ruha hitap edebilmek için çeşitli hareket ve duruşları kullanmaktadır. İyi bir duruş için ister ayakta ister otururken tam kafanızın tepesinden gökyüzünden gelen gümüş bir ipin sizi hafifçe yukarıya çektiğini hayal edin. Bu sırada omuzlarınızı aşağı ve geri bırakın, omuzları rahat bırakmak çok önemli. Kürek kemiklerinizin alt uçlarını omuzlar rahatken birleştirin. Bu sizi hemen dikleştirecektir. Oturuyorsak omurgamızın leğen kemiğinin tam ortasına geldiğine emin olarak ayaklarımız yerle tam temasta olsun.

2) Nefesinizi kullanın. Dik duruşta derin nefes almak oksijenlenmeyi sağlayacaktır. Burundan alınan derin nefesle karnınızı şişirirken, ağızdan nefesinizi tam olarak vererek karnınızı boşaltın. En az 3 derin nefes sizi rahatlatacaktır.

3) Her gün en az 20 dakika egzersiz yapın. Egzersiz yapmak için spor salonu gerekmemektedir. Sadece 2000 adım bile bizi sağlıklı olmaya daha fazla yaklaştırıyor ve sağlıklı bir vücut virüsün olumsuz etkilerini kesinlikle azaltıyor.

4) Göz egzersizleri yapın, bunu bakış açınızı değiştirmek olarak da yorumlayabilirsiniz. Öncelikle kaşlarınızın ucunu görmeye çalışıyor gibi 20 saniye tavana bakın, daha sonra baş sabit gözlerinizi sağ ve sola yavaşça 10 kere hareket ettirin. Bundan sonra yine kafa sabitken gözleri aşağı ve yukarı 10 kere oynatın, en son gözlerinizle 8 çizin (her iki yöne 10 ar tane). Yavaşça başınız sabit olarak yapmanız önemli.

5) Hayal gücünüzü kullanın. Vücudunuzu rahatladığınız bir tatile götürebilirsiniz, kendi hedeflerinize odaklanabilirsiniz. Durgunluk ve sakinliğin vücudunuza olumlu etki etmesine izin verin.

6) Günde en az 20 dakika gülümseyin veya kahkaha atın.

7) Zaman çizelgenizi gözden geçirin, gün içinde mutlaka kendine bakım aktivitesi, üretkenlik içeren bir aktivite ve sizi mutlu eden serbest zaman aktivitesi olsun. Bu hayat dengesi için çok önemlidir. Serbest zaman aktivitelerinize dans etmeyi, kitap okumayı, çizim yapmayı veya yazı yazmayı ekleyebilirsiniz.

8) Yediklerinize özen gösterin. Dopamin, seratonin artıran besinleri uzmana danışarak tüketebilirsiniz.

9) İyi bir uyku alın.

10) Güneş ışığına çıkın. İnsanların az olduğu, temasın olmadığı doğal ortamlar veya balkona bile çıkmak güneşten faydalanmak için önemlidir.

Sağlık dolu günlere…

Prof. Dr. Burcu Semin Akel
Sağlık Bilimleri Fakültesi
Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı